Gebelik Öncesi Danışma Ankara
Gebelik öncesinde danışma, gebelik sürecinde karşılaşılabilecek riskleri belirleme ve minimuma indirme sürecini ifade etmektedir. Bu süreçte, anne ve baba adaylarında mevcut olan rahatsızlıklar tespit edilerek bu rahatsızlıkların bebeğe olabilecek etkileri belirlenerek riskler asgari düzeye düşürülmeye çalışılmaktadır.
Gebelik öncesi danışma, yalnızca anne adaylarını değil, anne baba adayı olan her bireyi ilgilendirmektedir. Bu süreçte, anne adaylarının genetik ve tıbbi durumu gebelikten önce araştırılır ve anne adayları gebeliğe hazır hale getirilmeye çalışılır. Bu süreç içerisinde anne adaylarına egzersiz, beslenme ve yaşam tarzı konularında tavsiyeler verilir. Diğer taraftan, anne adaylarında var olan sistemik ve kronik hastalıklar araştırılmalı, diyabet, guatr bozuklukları, hipertansiyon, kalp hastalıkları, epilepsi, böbrek hastalıkları, karaciğer hastalıkları damar tıkanıklığı gibi, gebeliği etkileyebilecek enfeksiyonlar incelenmelidir. Bu incelemelerin sonucunda gerekli tetkikler yapılarak teşhis ve tedavi yöntemleri uygulanmalıdır.
Gebelik, fizyolojik bir olay olmasına rağmen bazı durumlarda anneyi ve bebeği tehlikeliye atması mümkün olan komplikasyonlar görülebilmektedir.
Anne adaylarının bebek sahibi olmadan önce, gebe kalmadan önce danışma sürecini geçirmeleri kendileri açısından çok yararlıdır. Gebelik sürecinde ortaya çıkması mümkün olan birçok rahatsızlık bu dönemde erkenden tespit edilerek, gerekli tedbirlerin zamanında alınabilmesine fırsat tanımaktadır.
Kadın doğum uzmanınızın anne adaylarının iyi bir gebelik süreci geçirip sağlıklı bir bebeğe sahip olmaları açısından üzerinde duracağı bazı temel hususlar bulunmaktadır. Bu hususlar:
- Gebe kalmadan önce anne adayına yaptırılması gereken aşıların yaptırılması, hem anne adayını hem de bebeği komplikasyonlara karşı korur.
- Folik asit desteğinin gebelikten bir ay önce verilmeye başlanması, beyin ve omurilik ile ilgili doğuştan gelen sakatlıkların engellenmesinde önemli rol oynamaktadır. Folik asit dozu günde en az 400 mikrogram olarak tavsiye edilmesine rağmen risk faktörü yüksekse bu miktar biraz daha arttırılabilir.
- Anne adayında hipertansiyon, tiroid, şeker hastalığı veya başka bir rahatsızlık bulunuyorsa bunların tedavisinden sonra gebeliği düşünmek daha doğru olacaktır.
- Aşırı derecede alkol ve sigara kullanımı ile birlikte kullanılan bazı ilaçlar bebekte bazı sakatlıklara neden olabilir. Bu alışkanlıkların mutlak suretle doktorla paylaşılması gerekmektedir.
- Anne adayının aşırı zayıf ya da aşırı kilolu olması gebeliği olumsuz etkileyebileceğinden, gebeliğin planlanması anne adayının ideal kiloya ulaşmasından sonraki döneme bırakılabilir.
- Daha önceki gebelikler gebelik takibinde çok önemlidir. Daha önceki gebeliklerde yaşanılan bir problem varsa doğum öyküsünün kesinlikle doktorla paylaşılması gerekmektedir. Gebelik öyküsü; adet düzensizliği, gebe kalmada sıkıntı, tekrarlayan düşükler, ölü doğum, müdahaleli doğum, erken doğum, eşin erken ayrılması, gebelik zehirlenmesi, sezaryen doğum, gebelikte sistemik ve enfeksiyon hastalıkları, anomalili bebek öyküsü gibi konuları kapsar.
Bununla beraber, anne adayının genetik yapısı incelenmeli ve ailevi hastalıkları kontrol edilmelidir.
Anne adayının yaşı, kilosu doğru bir şekilde belirlenerek kan tahlili ve kan grubunun tespiti yapılmalıdır. Gebelik döneminde normal kabul olarak edilen kilo alımı zayıf anne adaylarında 12,5-18 kg., normal kilodaki anne adaylarında 11,5-16 kg., fazla kilolu anne adaylarında ise 7-11,5 kg. kadardır. Gebelik boyunca sağlıklı beslenme ile ilgili önerileri doktorunuzdan alabilirsiniz.
Hamilelerde Beslenme Alışkanlıkları ve Önemi
Sağlıklı beslenme gebeliğin sorunsuz geçmesi ve bebeğin gelişimi açısından önemli bir etkendir.
Folik asit( Folat) Daha çok koyu yeşil yapraklı sebzelerde ve baklagillerde bulunan önemli bir vitaminidir. Suda eriyen bir vitamin olduğu için fazlası vücutta depolanmaz ve atılır. Gebe kalmadan önce ve gebeliğin özellikle bebeğin sinir sisteminin geliştiği ilk 3 ayında günde 400 mikrogram folik asit desteğinin bir sinir sistem bozukluğu olan Spina Bifida (belde açıklık) riskini ciddi oranda düşürdüğünü göstermiştir.
B12 Vitamini: Folik asit gibi insan vücudunda depolanmayan ve besinler ile sürekli dışarıdan alınması gerekli olan bir vitamindir. Sinir sistemi gelişiminde ve kan elemanlarının yapımında önemli bir rol üstlenir.Besinlerle yeterli miktarda alıyor olsanız bile bazı kişilerde bu vitaminin vücuda alınmasını engelleyen kalıtsal ya da sonradan gelişebilen durumlar olabilmektedir. Bu gibi durumlardan kaçınmak ve gerekirse eksikliğin giderilmesi için tedavi almak hem bebek hem anne sağlığı için önem taşımaktadır.
Kalsiyum: Gebelik sürecinde bebek kendi kemik yapımı için gerekli olan kalsiyumu anneden sağlar. Kalsiyum içeren gıdalar bakımından fakir beslenen annelerde osteoporoz(kemik erimesi) gibi iskelet sistemi bozuklukları daha sık gözlenecektir. Bu yüzden gebe kalmadan önce yeme alışkanlıkları içerisin süt, yoğurt, balık gibi kalsiyumdan zengin besinlerin yeteri kadar eklenmesi hem bebek hem anne kemik sağlığı gelişimi için faydalı olacaktır.
Çinko: Bebek gelişimi ve bağışıklık sistemi için gerekli bir maddedir. Gebelikte çinko seviyesinin azlığının preeklampsi(gebelik zehirlenmesi), erken doğum, düşük bibi problemlere yol açtığına dair bilimsel kanıtlar mevcuttur.
İyot: Annede tiroid bezi işlevleri için bebekte ise sinir sistemi gelişimi için sonderece önemli bir elementtir. İyot eksikliği tüm dünyada zeka çocuklarda zeka geriliğinin en sık sebebidir. Iyotlu tuz kullanımının zorunlu hale getirilmesi ile birlikte halen iyot eksikliği sorunu devam etmektedir. Eksiklik olması durumunda takviyesinin gebelik öncesi dönemde kullanılması anne ve bebk sağlığını olumlu yönde etkiler.
Gebelikte Uzak Durulması Gereken Besinler: Sigara, alkol, keyif verici maddeler başta olmak üzere, yapay tatlandırıcılar, yüksek miktarda kafein içeren kahve ve çikolata gibi besinlerin gebelik döneminde fazla alınmasından kaçınılması önemlidir. Ayrıca kurşun gibi vücütta birikerek zararlı olabilecek ağır metaller ihtiva ettiğinden deniz dip balıklarının tüketiminin sınırlandırılması ve mümkünse tamamen engellenmesi gerekmektedir.