Riskli Gebelik Takibi

Riskli Gebelik 

Yüksek riskli gebelik, başarılı bir gebelik ve sağlıklı bir doğumun sağlanması için özellikle dikkat edilmesi gereken bir gebeliktir. Normal bir gebeliğe başladıktan sonra, riskli gebelik kategorisinde yer alacak sağlık sorunlarının görülmesi mümkündür. Bu içeriğimizde, yüksek riskli gebelik nedir, Ankara’da riskli gebelik takibi nasıl yapılır, erken doğum nedir, gebelikte yüksek tansiyon ne anlama gelmektedir, gebelikte diyabet nedir, gebelik şekeri nasıl teşhis edilir, gebelik şekeri nasıl ölçülür, ikiz gebeliklerde dikkat edilmesi gerekenler nelerdir, gebelikte kan uyuşmazlığı nasıl yorumlanır gibi soruların yanıtlarını bulabileceksiniz.

Riskli Gebelik Takibi Ankara

Gebelik normal ve doğal bir süreçtir. Bazen gebe kalmadan önce anne adayında bulunan rahatsızlıklar ya da gebelik ile beraber tetiklenen bazı sorunlar bir takım risklerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu tür gebelikler riskli gebelik veya yüksek riskli gebelik olarak sınıflandırılırlar. Riskli ve yüksek riskli gebelikler bazen hem anne adayının hem de bebeğin sağlığını tehdit edebilmektedir. Bu tipteki gebelikler kesinlikle riskli gebelik konusunda uzman bir hekim tarafından takip edilerek kontrol altında tutulmalıdır. Riskli gebelik takibi, normal gebelik takibine kıyasla büyük farklar gösterdiğinden riskli gebelik durumlarında uygulanması gereken daha farklı bir takip gerektirmektedir.

Yüksek Riskli Gebelik, gebelik öncesi, sırasında ve sonrasında hastaların risk değerlendirmesi, fetüs anne kaynaklı çoğu hastalığın doğumdan önce tanısının konulması, tedavi ve takip planlarının yapılması ve acil durumlarda tedavi uygulamalarını içerir.

Çoğunlukla hamilelik anne adaylarının hayatında unutulmaz bir dönem olur ve bu durum fizyolojik olarak gayet normal bir durumdur. Ancak annede yada bebekte görülen herhangi bir komplikasyon neticesinde gebek riskli bir duruma gelebilmektedir.

Risk değerlendirmesinde anne adayının tıbbi ve genetik hikayesine yönelik sorular, ilaç kullanımı, beslenme alışkanlıkları, çevresel etmenler, hayat biçimi ve sosyal statülere yönelik sorular yer almaktadır.

Şayet gebeliği olumsuz etkileyebilecek maternal ya da fetal faktöre rastlanırsa gebelik yüksek riskli olarak değerlendirilir. Gebelik diyabeti, erken doğum, preeklampsi, yinelenen gebelik kayıpları benzeri rahatsızlıklar riskli gebelik kategorisine içerisinde yer almaktadır.

Genetik faktörler, mesleki faktörler, sosyoekonomik faktörler, etnik faktörler, anne yaşı gibi faktörler risk faktörünü belirlemede göz önüne bulundurulan en önemli faktörlerdir. Genetik faktörlerde esas amaç, sorunlu çocuğu olma ihtimali yüksek olan anne adayının sağlıklı doğum yapma olasılığını en yükseğe çıkartmaktır.

Riskli Gebelik Sebepleri;

  • Anne adayının 18 yaşından küçük ya da 35 yaşından büyük olması,
  • Anne adayında tansiyon, guatr, şeker, kalp, karaciğer, kolajen doku hastalıkları
  • Yapıları ve damarları tutan sistemik hastalıkların görülmesi,
  • Anne adayının aşırı zayıf ya da aşırı kilolu olması,
  • Anne ve baba adayı arasında akrabalık olması,
  • Anne adayının herhangi bir nedenle ilaç kullanması
  • Anne adayının sigara ya da alkol kullanması,
  • Anne adayının tekrarlayan düşüklerinin olması,
  • Annenin adayının gebelik döneminden önce sağlık problemi olmamasına rağmen, tamamiyle gebeliğe bağlı ortaya çıkabilen gebelik dönemi problemleri,

Anne Adayına Bağlı Gebelik Dönemi Sorunları;

  • Gebelik diyabeti (gebelik şekeri)
  • Gebelik zehirlenmesi
  • Gebelikte kanama (vajinal kanama)
  • Gebelikte erken doğum riski
  • Gebelikte suyun erken gelmesi
  • Gebelikte rahim ağzı yetersizliği

Bebeğe Bağlı Gebelik Dönemi Sorunları;

  • Bebeğin suyunun normalden az olması
  • Bebeğin suyunun normalden fazla olması
  • Bebekte gelişme geriliği
  • Bebekte kan uyuşmazlığı
  • Bebekte sakatlıklar (fetal anomali)
  • İkiz ve çoğul gebelikler 

Riskli Gebelik Takibi Neden Gereklidir?

Gebelik, anne ve bebek sağlığı açısından pek çok riski de beraberinde getirir. Anne ve bebek sağlığının korunabilmesi için doktor kontrolü ile birlikte her şeyin yolunda gidip gitmediği  net bir şekilde öğrenilebilir. Doktor kontrolü ile problemsiz olarak geçirilen bir gebelik anne adayının içini rahatlattığı gibi pozitif bir gebelik süreci geçirmesine de yardımcı olur. Doktor kontrolleri bu bakımdan çok önemlidir.

Diğer taraftan her anne adayı bu kadar şanslı olamayabilmektedir. Gebeliğin özellikle son üç aylık dönemi anne adaylarında pek çok sıkıntının görülmeye başlandığı ve gebelik komplikasyonlarının yaşanabileceği dönemdir. Hamilelik sürecinde alınan kilolar, ihtiyaçların artması, bebeğin büyümesi, anne adayının vücudunda artan kan hacmi, görülen kramplar bazen  çok ciddi zorlukların görülmesine neden olabilir.

Özellikle de ilk gebeliğini yaşayan anne adayları ya da küçük yaşta gebe kalan anne adayları hangi durumlarla karşılaşabileceğini bilmediği için son aylar çok daha sıkıntılı geçebilir. Bunun nedeni anne adayının psikolojisinin bu değişimleri kaldıramayabileceği, alışamayabileceği gibi ihtimallerin olmasıdır. Bu durumda, anne adayı gebelik takibi açısından doktoruyla sürekli iletişim halinde olmalı, kontrollerine gitmeli ayrıca eşinin ve aile büyüklerinin de desteğini almalıdır.

Riskli Gebelik Takibini Kimler Yapmaktadır?

Yüksek riskli gebelik takibi yapılırken hastayı tek bir doktorun izlemesi yeterli olmayabilir. Bu durumda, farklı branşlardan doktorların ortak bilgi ve deneyimleri paylaşılır, görüş alışverişinde bulunulur. Bu doktorlar arasında kadın doğum uzmanı başta olmak üzere, endokrinoloji uzmanı, dahiliye uzmanı, fizik tedavi uzmanı, diyetisyen ve göz doktoru da bulunmaktadır.

Erken Doğum Nedir? (Preterm)

Normal bir hamilelik dönemi yaklaşık 40 hafta sürmektedir. Birçok kadın 40 haftalık hamilelik döneminde normal hayatına devam ederken, bazı kadınlar zor bir hamilelik dönemi geçirerek erken doğuma girebilirler. Preterm, gebeliğin 37. haftasından önce görülen ve rahim ağzının açılmaya başlamasıyla meydana gelen bir durumdur.

Erken doğum hem anneye hem de bebeğe birçok açıdan risk oluşturabilir. Prematüre bebeklerin birçoğu doğumdan sonra özel bakıma ihtiyaç duyarlar. Bazen de bütün yaşamları boyunca kendilerini etkileyebilecek uzun süreli sağlık problemleri ile yaşamlarına devam ederler.

Erken doğum vakaları hamileliklerin yaklaşık yüzde 12’sinde görülür. Erken doğumun asıl sebebi her zaman bilinmemekle beraber, erken doğum ihtimalini artırabilecek bazı risk faktörleri de mevcuttur. Erken doğumun başlama belirtileri, normal bir doğumla aynıdır. Kasılmalar, rahim ağzında açılmaya ve yumuşamaya yol açar.

37.haftadan önce aşağıdaki belirtilerin görülmesi erken doğuma işaret edebilir:

  • Vajinal akıntının sulu, kanlı ya da sümüksü hale gelmesi
  • Vajinal akıntı miktarında artış görülmesi
  • Kasık ağrısı
  • Sürekli devam eden sırt ağrısı
  • İshalle beraber görülebilen karın krampları
  • Su gelmesi

Erken doğum anne ve bebek sağlığı açısından tehdit oluşturur mu?

Yenidoğan bebek ölüm vakalarının % 83’ü 37. haftadan önce dünyaya gelen bebeklerde görülmektedir. Bebeğin hayatta kalma şansı gebelik haftası ilerledikçe artmaktadır. Yaşama şansı olan bebeklerin erken doğum olmasına rağmen önemli bir kısmında fiziksel olarak ve zeka gelişiminde sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu sorunların ortadan kaldırılması sırasında oluşan maddi bakım masrafları oldukça yüksek miktarlara ulaşmaktadır.

Erken doğumun anne sağlığını etkileyen yönü sezaryenle doğum ihtimalinin artmasıdır. Bunun sebebi ise erken doğan bebeklerde pozisyon anomalilerinin sık görülmesi ve bebeği en az travmaya uğrayacak biçimde doğurtmanın gerekmesidir.

Erken doğum riskine karşı hangi önlemleri almak gerekir?

Erken doğum riski oluşan gebelerin dikkatli olması, stresli yaşamdan uzak durması, sigara içimini aza indirgemesi, beslenmesini düzeltmesi, yorgunluktan kaçınması ve alınması gerekli önlemleri alması gerekmektedir. Erken doğum belirtileri başladığında en kısa sürede yenidoğan yoğun bakım olanakları bulunan bir tıp merkezine ya da doktora başvurulması gerekir. Erken doğum vakalarında farklı tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Erken doğum önlenebilir durumda ise doktorun değerlendirmesi ile anne adayına en uygun tedavi yöntemi seçilerek gerekli tedbirler alınır.

Gebeliğe bağlı yüksek tansiyon ve Preeklampsi nedir?

Bazı gebeler gebelikten önce de yüksek tansiyona sahip olmaktadırlar. Bazı kadınlarda ise bu durum gebelik ile birlikte görülmeye başlanır. Bütün gebeliklerin yaklaşık % 10’unda yüksek tansiyon görülmektedir. Gebelikte hipertansif hastalıkların teşhisi, takibi ve tedavisinin planlanabilmesi açısından düzenli olarak kan basıncının takip edilmesi gerekmektedir.

Hipertansiyon, sistolik olarak isimlendirilen büyük tansiyonda 30 mm Hg’lik ya da diastolik olarak isimlendirilen küçük tansiyonda 15 mm Hglık artış,  kan basıncının ise 140/90 mmHg’nın üstünde olmasıdır. Gebelikte yüksek tansiyon gelişmesi halinde gebeliğin 20. haftasından önce görülmemektedir. Bu haftadan sonra özellikle risk grubundaki anne adayının devamlı kontrol altında tutulması gerekmektedir. Anne adayının tansiyonunun yakın takibi yapılarak bunlarla birlikte kilo alımı, ödem (şişlik), böbrek ve karaciğer fonksiyonlarının takibi ayrıca bebeğin sağlık durumunun ultrasonografi ile takibi mutlaka yapılmalıdır.

Gebelikte Yüksek Tansiyon Tedavisi

Kan basıncı tehlikeli değerlere kadar yükselmiyorsa gebeliğin devam etmesine doğum başlayana kadar izin verilmesinde sakınca yoktur. Bu sırada tansiyon düşürücü ilaçlar kullanılabilir. Şayet şiddetli preeklampsi ya da eklampsi gelişirse yapılması gereken tek tedavi doğumdur. Bebeği doğurtma kararı bebeğin anne karnında taşıdığı riskler ve doğum sonrası riskler göz önünde bulundurularak verilir.

Gebelikte Diyabet Belirtileri Nelerdir?

Gebelikte diyabet problemi yaşayan anne adaylarında normalden fazla su içilmesi, fazla yemek yenilmesi, kilo kaybı, sıklıkla tuvalete çıkma gibi faktörler başlıca şeker belirtileridir. Hamilelik sırasında şeker testi yaptırılarak sonradan ortaya çıkacak problemlerin önüne geçilebilir.

Gebelikte Diyabet Nasıl Teşhis Edilir?

Hamilelikte gebelik şekerinin teşhisi için bir takım testler vardır. Bunlardan ilkine 50 gram glikoz yükleme testi denilmektedir. 24. ile 28. haftalar arasında anne adayına 50 gram glikoz içirilerek yaklaşık 1 saat sonra bakılan kanda şayet kan glikoz seviyesi 140’ın üzerindeyse diyabet olma ihtimaline karşı 2. tarama testi yapılır. 2. tarama testi ya 75 gram glikoz yükleme ya da 100 gram glikoz yükleme testidir. Bu 2. testte değerlerin yüksek çıkması gebe gestasyonel diyabet olarak nitelendirilirek tedavisine başlanılır.

Gebelik Şekeri Nasıl Ölçülür?

Gebelik şekeri yüksek çıkan ve diyabet hastalığı teşhisi konulmuş gebelerde öncelikle diyet uygulamasına gidilir. Diyetle şayet açlık kan şekeri 60 ile 95 arasında ve tokluk kan şekeri 1. saat 140’ın altında ve 2. saat 120’nin altında tutulabilmesi halinde hasta için diyet yeterli demektir. Şayet bu değerlerin dışılması halinde bundan sonra diğer ölçüme geçilir. Hastaya insülin tedavisi verilmelidir. Bunun nedeni diyabetin gebelikte anneye ve bebeğe verdiği zararların çok fazla olmasıdır.

İkiz Gebelikler

Çoğul gebelikler, birden fazla gebeliğe hamile olan gebeler için tanımlanmaktadır. Çoğul gebelikler arasında en sık görülen gebelikl türü ikiz gebeliklerdir. İkiz gebelikler doğal yollar ile oluşan nerdeyse her 85 gebeliğin birinde görülmektedir. İkiz gebelikler sonucu dünyaya gelen bebekler tek yumurta ikizleri ve çift yumurta ikizleri olarak ikiye ayrılır. Tüm ikizlerin ise 1/3’ü tek yumurta, 2/3’ü ise çift yumurta ikizleridir.

İkiz Gebelikte Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

İkiz gebeliklerde gebelik kontrolleri sıklıkla yapılmalıdır. İkiz gebelik olarak başlayan gebelikler sonraki haftalarda tekiz olarak devam edebilir. Gebeliğin ilk bölümünde bebeklerden birisinin anne karnında ölmesi, kaybolan ikiz sendromu olarak isimlendirilir. Bebeklerden birisinin ölümü genellikle diğer bebeği ve gelişimini olumsuz yönde etkilememektedir. Fakat ilerleyen gebelik haftalarında görülen kayıplar özellikle tek yumurta ikizlerinde risk unsuru taşımaktadır. Bu vakaların yakından takip edilmesi gerekmektedir.

İkiz gebeliklerde anne adayına, multivitamin ve demir preperat desteği artırılarak  ekstra kalorili diyet verilmelidir. İkiz gebelik geçiren anne adayları 28. haftadan itibaren çalışmaya ara vermeli ve egzersizden kaçınmalıdır.

Kan Uyuşmazlığı Nedir?

Gebelikte anne ve baba adaylarının karşılaşabileceği ve onları endişeye sevk eden çok sayıda problem çıkabilmektedir. Anne ve baba adayları bu sorunları en aza indirebilmek ya da önleyebilmek için pek çok önlem alarak, hemen hemen her faktöre dikkat etmektedirler. Gebelikte çiftleri en çok endişelendiren konulardan birisi de gebelikte kan uyuşmazlığıdır.

Gebelikte kan uyuşmazlığı problemi, anne adayının kan grubunun Rh (-) negatif, baba adayının ise Rh (+) pozitif olması durumuna verilen isimdir. Rh uyuşmazlığı olarak da adlandırılan bu durum, erkeğin kan grubunun Rh pozitif, kadının kan grubunun ise Rh negatif olması dışında bir koşulda meydana gelmez. Bunun gibi Rh uyuşmazlığı olan çiftlerin bebekleri Rh (+) veya Rh (-) olur. Şayet bebeğin kan grubu Rh (-) ise herhangi bir sorun yaşanmaz. Ancak Rh (+) olursa kan uyuşmazlığı olur ve bu durum Rh bağışıklığına sebebiyet vererek birtakım problemlere neden olabilir. Fakat her kan uyuşmazlığı vakasında Rh uyuşmazlığı olmaz, yalnızca bazılarında görülür.

Kan uyuşmazlığı ortaya çıktığında anne adayının vücudunda meydana gelen antikorlar, bebek kordonu yardımıyla bebeğe geçmektedir. Böyle bir durumda da bebekte kalp yetmezliği gibi çok ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Bu sebeple de gebelikte kan uyuşmazlığı varsa bunun saptanması ve kan uyuşmazlığı ile ilgili olarak önlemlerin alınması çok önemlidir. Kan uyuşmazlığı erken dönemde tespit edilmezse, anne adayı ve bebeğin yaşayacağı sağlık sorunları hayati risk taşıyabilir ya da kalıcı sakatlık sorunları ortaya çıkabilir.

Whatsapp'tan Bize Yazın